Menu Sliding loi bai hat Search

Video Edip Yüksel (T) 2000 Ceviz Kabuğu: Niye tüm hadisleri çöpe atmalı? 4/5

Ca sỹ: Edip Yuksel

63,576 Lượt xem

Mô Tả

16 Aralık 2000, Ceviz Kabuğu Programı


16 Aralık 2000'de bir Ramazan gecesi Diyanet İşleri başkanlığında görevli Mustafa Varlı ile Akit Gazetesi yazarı Ali Eren hadis uydurmalarını savunmak için Ceviz Kabuğu programında karşıma çıktılar...


Ali Eren adındaki Sünni yazar, hadislerine, sünnetlerine ve sepetlerine yönelttiğim eleştirileri cevaplamakta zorlanınca şahsıma hakaret ve iftira etme yolunu seçti. Milyonlarca seyircinin önünde benim Moon Tarikatı müridi olduğumu ve onlardan bir Milyon dolar aldığım iftirasını yaptı. Sünnilere göre "mürtetlere" iftira atmak hurmayla oruç açmak kadar sevap galiba.


Kendisini televizyon ekranında bu iftirası için mahkemeye vereceğimi ilan edince Ali Eren kem-küm ederek bocaladı. Nitekim program sunucusunun soruları karşısında bu konuda hiçbir delile sahip olmadığını itiraf etti. Programdan sonra da kendisini mahkemeye vermemem için Hulki'nin yanında bana yalvardı. Ben de korkudan da olsa pişmanlık gösteren o namerdin korkusunu dindirmek için kendisini mahkemeye vermeyeceğime söz verdim.


Faik Bulut adlı yazarın 24 Aralık 2000 tarihli Radikal'de yayımlanan yazısından bir alıntı
16 Aralık 2000 gecesi Ceviz Kabuğu (Kanal 6) programında, kendisini, Akit gazetesi yazarı Ali Eren ve Diyanet İşleri'nde görevli Mustafa Varlı isimli iki muhatabıyla tartışırken seyrettik. Faks ve telefonların kilitlendiği tartışma, yaklaşık 5 saat surdu. Program sunucusunun ifadesine göre, dini çevrelerden kimse Edip Yüksel'in karsısına çıkmak istememiş. Adi gecen iki tartışmacı ile telefonla programa katılanların, Yüksel'in tezlerini çürütmek yerine; onu suçlama veya bildik beylik yanıtlarla susturmaya kalkmaları dikkat çekiciydi. Ertesi günün aksamı, ayni kanalın ana haber bülteninde, Yüksel için, "kimine göre deli, kimine göre mürtet, kimine göre Türkiye'nin Salman Rüşdisi, namazı çıplak kılıyor, Hz. Muhammed'i inkâr ediyor..." altyazısıyla anons etti.


Medyadaki tartışmaya gelince, iki bakımdan ele alınabilirdi.


Bir; meseleye islam içinden bakılırsa Edip Yüksel, gelenekçi / bağnaz İslam'ı reddediyor. Sadece Kur'an'ı referans alıyor. Sünniler arasında dinin tamamlayıcı unsurları sayılan hadis (peygamber sözleri) ve sünnet (peygamber davranışları) denen iki ana unsuru yok sayıyor. Bunların siyasi ve ideolojik nedenlerle uydurma ve çelişkilerle dolu olduklarını, dolayısıyla cop atılmalarının gerektiğini savunuyor.


Dahası var: Kur'an'ı tek kaynak olarak alan Yüksel'e göre, namaz beş değil üç vakit kılınmalı. Evde yalnızken çıplak bile kılınabilir namaz. Peygamber mucizeleri safsata; Muhammed'in Allah'tan daha fazla yüceltilmesi ve peygamberlerin birbirlerinden ustun görülmeleri yanlış. Zina yapanların taşlanması, kadının örtünmesi diye bir şey olamaz. Sünnet olmak Müslümanlık gereği değildir; dua da 'amin' deme şartı yok. Mezhep ve tarikatların hepsi uydurma ve İslam'a karşı icat edilmiş yeni dinler. Muhammed zikredilirken 'hazreti' lakabı denilmeyebilir. Kur'an çevirilerinin hepsi yanlıştır. Kur'an'ı tefsir etmek, Allah'a sirk koşmaktır. Din âlimleri, kendilerini ilah yerine koyarak, Allah'la 'anonim şirket' kurmuşlardır.


İki; doğal olarak, bu ve benzeri iddialar, Yüksel'e yönelik tepkilerin dozunu artırıyor. Babası, dayısı ve kardeşinin TV konuşmasında kendisini lanetlemeleri ve 'hidayete ermesi için' çağrıda bulunmaları; keza, tartışmacı Ali Eren'in "Yüksel, sen yazdığın kitabin sayfaları kadar din sapkınısın. Moon tarikatı üyesisin, kaç milyon aldın?" yolundaki sözleri, Müslüman mahallesindeki hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlüğü bir kez daha ortaya koydu.


Olaya Yüksel acısından bakıldığında, yepyeni bir olguyla karşı karsıyayız. İslam içi gibi görünen tartışmalar, modernizm ve post-modernizmden etkilenme surecinin ikinci aşamasına girdi. Burada belirleyici unsur, Batıcı ve Amerikancı hayat tarzının, islam üzerindeki görünür / görünmez etkisidir. Yeşil kuşak teorisiyle, bir çeşit "Amerikan İslami, ılımı islam ve ak islam" yaratma gayretinde olan Yeni Dünya Düzeni teorisyenleri, şimdiler de, "pop-islam" icadı pesindeler. Salt Kur'an'ı referans alan, bireyciliği özendiren, onu toplumdan koparan eliti bir din anlayışı piyasaya sürülmüş durumda. Moon tarikatı benzeri oluşumlar biraz da bu düzlemde görülmelidir. Ancak bu pop-islam, bizdeki pop-kültür ve arabesk akımının yayıldığı avam tabakasına, alt kültür tabanlı katmanlara yani varoşlara dayanmıyor. Onları esas almıyor; son derece 'seçkin ve kariyer sahibi' mektepli kesime dayanıyor.


Yüksel'in televizyon konuşmaları, kitapları ve ileride Malezya, Urdun ve Türkiye'de düzenlemeyi düşündüğü "Kur'an Tartışmaları Sempozyumu" da bunun ipuçlarını veriyor.

Video cùng người đăng