39:42 ALLAH ölümü anında nefsi (bilinci) alır; ölmeyenleri de uyku anında... Hakkında ölüm kararı verdiklerini tutar ve diğerlerini de belli bir süreye kadar salıp gönderir. Düşünen bir topluluk için bunda dersler ve işaretler vardır.
17:85 Sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh Rabbimden gelir. Size verilen bilgi ise pek azdır."
NOT: "Ruh" kelimesi Türkçe'de Yunan Felsefesinden aktarılan bir anlamda kullanılır. Kuran terminolojisinde "Ruh" vahiy ve Tanrısal bilgi demektir. Ölüm ve uyku anında vücuttan ayrılan şey ise "Nefs", yani bilinç ve kişiliktir (39:42). Vahyi iletmekle görevli olan denetçi Cebrail'in künyesi "Ruhul Kuds" (Kutsal Vahiy) dir (6:102). Tanrı, insan türünü özel bir vahiy ile bilinç ve kişilik sahibi kıldı (15:29; 38:72; 33:9). Sapkıni virüsler ve kötü kullanım yoluyla yozlaşan bilinç ve kişiliğimizin programını Ruh adlı programı beynimize yerleştirerek düzeltebiliriz. Vahiy, genetik yapılarındaki orijinal ruhlarını kaybedenleri diriltir (6:122; 8:24).
Ölümle birlikte Tanrı'nın ana kaydına kopyalanan "nefis" fincanlarla veya benzeri ilkel metotlarla tekrar dünyaya getirilemez. "Ruh çağırma" safların inandığı ve şarlatanların istismar ettiği bir eğlenceden ibarettir.
Herhangi bir insanın beynindeki özgün nöron örgüsü ve hayat boyu hafızada biriktirilen bilgiler, ileri bir teknolojiyle organik olmayan bir materyale, örneğin bir bilgisayar diskine kaydedilebilir mi? Bir başka deyişle, kişiliği, beynin organik maddesinden "bilgi" olarak soyutlayıp nakledebilir miyiz, koruyabilir miyiz, çoğaltabilir miyiz? Teknolojinin gelişimine bakılırsa, böyle bir şeyin olması olmamasından daha olağan gözüküyor. "Çürüyen kemikler mi diriltilecekmiş?" diye dirilme olayını inkâr eden ateistler, biyolojik ölüm olayıyla herşeyin kaybolmadığını ve insanın bir "bilgi" kümesinden oluştuğunu laboratuvarlarında gördükten sonra bu gerçeği binlerce yıldır elçiler yoluyla bildiren Yüce Tanrı karşısında secdeye varacaklarına, kibir ve gururla inkâra devam edeceklerdir büyük olasılıkla... Kuşkusuz, bu gurur Saat ile son bulacaktır (10:24). Bak 15:29.
ÖZETLE:
Din ve dile giren "ruh" kavramı Yunan felsefesinden aparma bir kavram olup Kuran ve İslam ile bir ilgisi yoktur. Kuran, "ruh" kelimesini sürekli "vahiy" için kullanır. (16:2; 16:102; 17:85; 21:91; 32:9; 40:15; 42:52; 58:22; 66:12; 70:4). Nitekim peygamberlere Allah'ın mesajını vahyeden melek elçi Ruh, Ruhul Kuds (Kutsal Ruh) veya Ruhul Emin (Güvenilir Ruh) diye anılır. (2:87; 4:171; 5:110; 19:17; 21:91; 26:193; 66:12; 70:4; 78:38). Tanrı yaratılışımıza kendi Ruhunu, yani vahyini sokmuştur. (15:29; 32:9; 38:72). Bu ortak vahiy/bilgi ile donatılan biz insanlar ortak bir mantık ile anlaşabiliyor ve Tanrı'nın sözel vahyini aynı mantıkla tanıyıp, inceleyip anlayabiliyoruz. Türkçe'de "ruh" kelimesiyle, uyku anında gecici ve olum aninda ise surekli olarak bedenle ilişkisi kesilen "nefs" amaclanır. (39:42; 23:100; 35:14; 5:117). Nefs, "bilinç" dediğimiz beyindeki "ana program" dır.