SULTAN Abdülhamid’in emri ile 2 Nisan 1892’de Yıldız Sarayı’ndan zamanın başbakanlığı olan Bâbıâlî’ye gönderilen emirde, günümüzün Türkçesi ile şöyle deniyordu:
“Bugün yapılan cuma selamlığının ardından Teşvikiye’deki imparatorluk silâhhanesini şereflendiren padişahımız saraylarına döndükleri sırada geçtiği yol üzerinde garip bir şekilde bellerinden bağladıkları çarşaflara bürünmüş ve yüzleri siyah renkte gayet ince peçeler ile örülü bazı kadınlar görmüştür. Bunlar örtünmemiş denecek halde açıksaçık bulundukları ve adeta matem elbisesi giymiş Hristiyan kadınlarına benzedikleri için Müslüman olduklarında tereddüt edilmiştir.
İzaha gerek bulunmadığı şekilde, bu muazzam İslâm devletinin Allah’ın izni ile kıyamete kadar bekası ve yükselmesi, kadın-erkek bütün Müslümanlar’ın her türlü hal ve hareketlerinde şeriatın hükümlerine son derece dikkatle uymalarına bağlıdır. Bunun aksi, Allah esirgesin gerek fertler, gerekse de devlet için maddî ve manevî sonsuz zararlara sebep olur. Bu yüzden İslâm kadınlarının ilâhî emirlerdeki usullere ve âdâba azâmî derecede dikkat ve itina etmeleri lüzumunu beyana gerek yoktur.
Bu çarşaflar ise İslâm kadınları hakkındaki örtünme emrine asla muvafık ve müsait olmadığı gibi, bir maksatla şuraya buraya girmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından da bir yerde fesat ve mel’anet için kullanılmaktadır. Hattâ geçenlerde bir erkek bu şekilde çarşafa bürünerek kadın kıyafetinde ve silâhlı olarak bir eve girip evdeki kadının üzerine hücum etmiş, çaldığı eşyayı pencereden dışarıya atarak savuşmuştur.
Din ve devlet düzeni bakımından açıkça görülen zararlarından dolayı bu konu gereken kişilere uygun şekilde anlatılıp gerekli uyarılarda bulunulmak suretiyle kadınların çarşaf giymelerinin yasaklanması, padişahın emridir. 4 Ramazan 1309 / 20 Mart 1308 (2 Nisan 1892). Padişah Hazretleri’nİn başkâtibi Süreyya”
facebook : https://www.facebook.com/tarihiniseven/