Video Edip Yüksel (T) Reşad Halife 3

Reşad Halife'yi katleden müşrikler onun hakkında iftira kampanyası başlattılar. Özellikle bir tecrubesini Buhari'deki en uzun yalan olan Mirac hikayesine benzetiyorlar ve daha nice çarpıtmalar yapıyorlar...

EDIP: Reşad Halife ile olan arkadaşlığımı niye o kadar merak ediyorsun?
• Adam öldü ve ölülerle hiç bir iletişimim yok.
• Onu hatasız (masum) kabul etmedim; katıldığım ve katılmadığım düşünceleri vardı.
• Kendisiyle çok güzel anlarımız oldu ve çok ateşli anlaşmazlıklarımız ve tartışmalarımız da...
• Onu Kuran ile uyarıp yola getiren Rabbim beni de aynı şekilde uyardı ve aynı tevhid inancında birleştirdi.
• Reşad'ı çok severdim ve çok da saygı gösterirdim.
• Onu liderlerini transa geçmiş halde dinleyenler gibi de dinlemedim.
• Ona şeyhlerin önünde diz çöküp ellerini öpenler gibi saygı göstermedim.
• Ona ilk ismiyle hitap ettim, o da bana ilk ismimle hitap etti.
• Aramızdaki ilişki bazan baba-oğul bazan arkadaş ilişkisi arasında idi
• Onu fetva veren müftüleri izleyenler gibi izlemedim.
• Onu mezhep imamlarını taklid edenler gibi taklit etmedim.
• Onu hükümde Allah'a ortak bir şari' olarak da görmedim.
• Reşad Halife'nin halifesi değilim.
• Reşad'ın Müridi de değilim.
• Ruhuyla haberleşmiyorum.
• Rabıta yapmıyorum.
• Şefaatını beklemiyorum.
• Böyle olunca, benim o adamla olan geçmiş ilişkimi niye o kadar merak ediyorsun?

SORU: Reşat Halife sizle neden bu kadar ilgilendi? Nasıl tanıdı irtibat kurdu sizle o vakitler, ne gördü sizde ki?

EDİP: Reşad müvahhid bir Müslümandı… Dinini sadece Allah'a özgülediği ve Kuran'ın vahyinden 200-500 yıl sonra peygamberin düşmanları tarafından uydurulan hadis iftiralarını, yani cahili ve şirk kaynakları inkâr ettiği için Sünni çevresi tarafından mürted ilan edilmiş iftiralara ve tehditlere muhatap olmuş ve Mısır'da Şazeliye tarikatının şeyhi olan babası tarafından red edilmişti… Bu bakımdan aynı imanı ve kaderi paylaşıyorduk. Hala Türkiye'den tümüyle umudumu kesmediğim 1989 yılında, Tucson'daki uluslararası bir konferansına gitmiştim ve birkaç ay birlikte Masjid Tucson'da çalışmıştık. Yaklaşık bir yıl boyunca benim için bir baba, bir öğretmen, bir tartışma ve çalışma arkadaşı oldu. Çok samimi olduk. Ama babamda görmediğim bir yumuşaklık ve tevazu vardı adamda. Kendisine Reşad diye hitap edebiliyor ve kendisiyle fikirlerimi rahatlıkla tartışabiliyordum. Rahattı… Rabbine tevekkül etmiş bir mümindi. Atalarının dinini sorgulamadan miras alan Sünniler maalesef o adamın değerini bilmediler. Aksine onu kötülemek için her türlü yalan ve iftiraya sarıldılar. Sonunda onu katlettiler ve hemen hepsi o cinayet için "ohh!" dedi. Tıpkı geçmişte Allah'ın elçilerini ve arkadaşlarını öldüren Yahudiler ve müşrikler gibi!

SORU: Reşat Halife… Peki, kendisi kimlerden, hangi fikirlerden esinlenmiştir? Söylendiği gibi ‘Tevbe’ süresini inkar etmiş midir? Nedir bu meselenin aslı…

EDİP: Reşad Kuran'ın öğretmeni olan Rahman tarafından esinlendi. Reşad hiçbir sureyi veya ayeti inkar etmemiştir. Tam aksine, Kuran'ın harfi harfine mükemmel bir biçimde Allah tarafından korunduğunu Kuran'daki matematiksel sistem yoluyla ispat etmiştir. Kuran'a sayısız uyduruk kitabı ortak koşan ve Kuran'da birçok ayete kör ve sağır kesilen ama Kuran adına mangalda kül bırakmayan din adamlarının hiçbirisi böyle bir ispatın binde birini yapamamıştır. Konuyla ilgili olarak Üzerinde 19 Var adlı Türkçe bir kitabım var. Daha güncel ve kapsamlı kitabım NINETEEN: God's Signature in Nature and Scripture daha Türkçeye çevrilmedi.

Kuran için her şeyini riske sokmuş bir insan olarak nasıl da Allah'ın koruma garantisi verdiği Kuran'a ekleme veya çıkarma olduğunu iddia edebilirim? İşin ilginci, beni Kuran'dan ayet çıkarmakla suçlayanlar Kuran'daki nice ayeti inkar etmektedirler. Ayetleri ayetlerle, ayetleri hadislerle NESH etmektedirler, hatta ayet uydurup keçiye yedirmektedirler. Kendi kaynaklarına göre, Kuran mushafından iki ayet değil iki sure çıkaran (Ibn Mesud) ve mushafına iki sure ekleyen (Ubeyy bin Ka’b) gibi sahabeleri yüceltmekte onlara dayandırılan yüzlerce hadisi dinlerinin kaynağı kabul etmektedirler. Ayetlerin ve hatta surelerin kaybolduğu veya tahrif olduğu iddialarını Sünnilerin ve Şiilerin en sahih hadis kitaplarında bulursun. Dahası, Kuran'a onlarca cilt hikaye kitabını ortak koşmaktadırlar. Hani yavuz hırsız buna denir. Kuran'ı terk edenler, peygamberi, münafıkları dahil tüm arkadaşlarını, imamları, imamcıkları, alimleri, alimcikleri, şeyhleri, şeyhcikleri, cahilleri, cahilcikleri Allah'ın dini ve şeriatı konusunda Allah'a ortak koşanlar (42:21) Kuran'a avukatlık rollerine giriyorlar.

Biraz sorgulayınca, bu kişilerin aslında Kuran'a değil kutsal atalarına, Hakk’a değil kelle sayılarına iman ettiklerini görürsünüz. Mezheplerindeki inançlar ve kurallar, atalarından miras aldıkları emirler ve yasaklar, elcemaat izledikleri hikâyeler ve bidatler, ırkçı ve kapitalist ideolojiler Kuran ayetleriyle çelişince o ayetlere kör ve sağır davranmakta, atalarının dinini mukallitçe izlemeyi marifet saymaktadırlar.